Orhan Veli ve Mualla’nın ”Ruhumda Hicranın’ı Söyletme Hikayesi”

Yazdığım her şiirin akılda kalıcı bir hikayesi olduğundandır mutlaka, şiirlerin hele o ölümsüz şiirlerin hikayeleri hep ilgimi çekti. Malum bu şiirleri herkes bilir, ama hikayelerini çok az kişi.. 
ruhundahicran22

              Dedikodu… Sezen Aksu besteledi, Levent Yüksel söyledi, ne çok dinledik, ne çok sevdik, Orhan Veli’nin güzel şiiri. Süheyla, Eleni, Melahat, en son Mualla’yı sandala atıp ruhumda hicranın’ı söyletme hikayesi… Buyrun blogda ilk yazım, Orhan Veli’nin Mualla’sının hikayesi…

cropped-pipolu.jpg

orhan veli2

Dedikodu

Kim söylemiş beni

Süheyla’ya vurulmuşum diye?

Kim görmüş, ama kim,

Eleni’yi öptüğümü,

Yüksekkaldırımda, güpegündüz?

Melahat’i almışım da sonra

Alemdara gitmişim, öyle mi.

Onu sonra anlatırım, fakat

Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?

Güya bir de Galata’ya dadanmışız;

Kafaları çekip çekip

Orada alıyormuşuz soluğu;

Geç bunları anam babam, geç;

Geç bunları bir kalem;

Bilirim ben yaptığımı.

Ya o Mualla’yı sandala atıp Ruhumda hicranın’ı söyletme hikayesi?

cropped-pipolu.jpg

bir-zamanların ünlü yüksek kaldırım semti
1940 lar Yüksek Kaldırım
        Mualla’yı Mehmed Kemal anılarında anlatır:
     “İstanbul’a gittiğimde Orhan’ı aradım. Ressam Agop Arad vefalı dostu idi, ona sordum. ‘Karaköy’de bir meyhane var, adı: Çat Çat orada bulunur’ 
       Tarif üzerine Çat Çat’ı buldum Asıl adı Çat Çat değil, Orhan koymuş bu adı. Yıkıldı. Karaköy Balık Pazarı’nda, Unkapanı’na yakın bir yerde, küçük bir balıkçı meyhanesi. 
        Mualla Abla diye bir kadın işletiyor. Orhan, kadına ‘Mualla Abla’ dediği için olacak, herkes ‘Mualla Abla’ diyor. Kadının davranışlarından Orhan’a önem verdiği belli. Hatta biraz da aşık. Belki bu ablalık ağabeylik, gizli aşkı müşterilere çaktırmamak için icat edilmiş. Vakit öğleye yakındı. Baktım bir köşede şarap içiyor. Kadın mangalın üstünde tava, balık kızartıyor. Sıcak sıcak Orhan’ın önüne koyuyor. Orhan da, Mualla Abla da yoksul yaşantılarından memnunlar. 
          Beni görünce, oturduğu yerden davrandı: ‘Vay Reis!.. Hoş gelmişsin…’ dedi. Boynuma sarıldı. Ben de O’nun. Hemen kaynaştık. Benim taşralı kılığım Mualla Abla’ya hiç aykırı gelmemiş olacak ki, bir balık Orhan’a bir balık bana atıyordu. Biz de şaraptan yudumlayarak  bunları afiyetle yiyorduk. 

cropped-pipolu.jpg

 

1940 Karaköyx2.jpg
1940 lar Karaköy
     Çat Çat Meyhanesi ve Mualla mevzusu Rakı Ansiklopedisine de girmiş;
661168        1940’ların sonunda Karaköy Perşembe Pazarı’nda bulunan salaş meyhane. Asıl adı Hoşgör’dü ve Derviş adında biri tarafından işletiliyordu. Çat Çat adını mekânın baş müdavimi Orhan Veli takmıştı. Salâh Birsel’e göre köfteci, Mehmed Kemal’e göre balıkçı meyhanesiydi. Ama bu iki tanık da mutfakta çalışan Mualla Abla’nın, Orhan Veli’ye hafiften âşık olduğu konusunda hemfikirdi. 
       Sabahattin Ali, Bedri Rahmi gibi dostları Orhan Veli’yi bulmak için çat kapı Çat Çat’a giderdi. Rakı içecek paraları olmadığı için burada ucuz Güzel Marmara şarabı içiyorlardı. Mehmed Kemal, Mualla Abla pişirdiği balıkları servis ederken, İstanbul’a yerleştikten sonra sakalı koyuverip devrin bobstil modasına uyan Orhan Veli’nin bu kalender yoksulluktan büyük keyif aldığını anlatır. Ölümsüz “İstanbul’u Dinliyorum” şiiri bu dönemin ürünüdür.

 

cropped-pipolu.jpg

 

1940 Haliç Galata
1940 lar Galata
              Mualla’nın izini Hoşgör Köftecisi isimli, Orhan Veli’nin öykülerinin, yazarın ölümünden sonra yayımlanan derlemesinde de sürmek mümkün…
tara01184
Hoşgör Köftecisi’nde bir balıkçı meyhanesi mekan olarak seçilir. Üç masalıdır bu küçük işletme. Dünyanın manasız bir yer olacağına hükmedeceğiniz anda, dünyanın hiç ummadığınız bir yerinde, bu nefis kebap kokulu alan karşınıza çıkar. İnsanları kanlı canlıdır.

(…) bir anda bu sevimli kadının ismini öğrenmek istedim:

-İsmim bana bile lazım değil, sen ne yapacaksın? dedi. (Sayfa 10)

Mekandaki hikayelerden etkilenmiştir anlatıcı. Devamlı gelmek istemektedir bu küçük -ama- büyük dünyaya:

O şarkılarda, o seslerde, o hikâyelerde büyük bir dünya vardı. O daracık dükkâna giderken kendimi seyahate hem de büyük bir seyahate çıkan bir adam sanıyordum. (Sayfa 11)

cropped-pipolu.jpg

Dedikodu – Levent Yüksel
Şiir: Orhan Veli Kanık
Beste: Sezen Aksu
Düzenleme: Uzay Heparı
 

 

Büyük Şairlerimizin, ölümsüz şiirlerinin, harika bestelerle genç kuşaklara aktarılması ne güzel.

Dedikodu, efsane Med Cezir albümünün efsane şarkılarından,  

Med Cezir şarkısının da bende var bir hikayesi,  ama şimdi geçelim bunu bir kalem

Belki onu da sonra anlatırım…

Yorum bırakın